19 Mart 2007 Pazartesi

Bafa tamam!! Sıradaki gelsin!!!(Bir gezi makalesi)

Bodrum' dan Bafa Gölü kıyısındaki Kapıkırı Köyü' ne 90 km.
10 Mart 2007
Evrim ve Ozan

Bodrum' da bisikletle gezi yapacak arkadaş grubu edinmek oldukça zorlamıştı beni. Ta ki www.bisikletforum.com forum sitesinde Evrim’ in “Gümüşlük ne güzel! Buralara da uğrayın!” konu başlığıyla karşılaşmama kadar.

Bu gelişmeden sonra ise, Bodrum – İzmir yolundaki Bafa Gölü’ nün; karşı kıyısında yer alan antik kalıntılarla dolu Kapıkırı Köyü’ ne yaptığımız gezi planı birdenbire devreye girdi. Plan kısa bir süre sonra iyice netleşerek eyleme dönüştü. İşte eylemden görüntüler ve gezi notları:
Yol Haritası

Bodrum’ dan hareketimiz 08.00’ de gerçekleşti. Tuzla’ ya geldiğimizde ise flamingoların görüntüsü buydu:







Tuzla yı geçtikten sonra bir yol tabelası önünde hatıra fotoğrafımızı çektiriyoruz makinemize.










Bu noktadan sonra sadece su ihtiyacımızı karşılamak için 2 kısa mola veriyoruz. Şehirler arası yoldan bir an önce ayrılmak istediğimizden Milas şehir merkezine girmeden, Koruköy’ ü geçtikten sonraki Sanayi Sitesi nin oradaki kavşaktan Savran Köyü’ ne ulaşıyoruz.

Bodrum - Savran Köyü
Mesafe : 52 km.
Hareket : 08.00 / Varış :11.00
Geçen Süre : 3 saat
Ortalama Hız : 20 km/s

UYDU FOTOĞRAFI

Savran Köyü’ nde yapmayı planladığımız ilk ve tek uzun molada çorba içmeyi planlıyoruz. Yola çıkmadan önce özellikle kahvaltı yapmıyoruz ve sadece su takviyesi ile buraya varıyoruz. Fakat köy yoluna saptıktan sonra düşlediğimiz çorbaya ulaşmak mümkün değil. Yol trafikten yoksun olduğu kadar medeniyetten de yoksun. Köy bakkalında sadece bisküvi ve meyve suyu eşliğinde 30 dk. açlığımızı bastırıp, dinlenmeye geçiyoruz.
Her ne kadar medeniyetten yoksun olsalar da, Savran ve İçme köylerinden geçerken burunlarımıza ulaşan tezek kokuları, kulaklarımıza çalınan hayvan sesleri, gözlerimizle tanık olduğumuz doğal yaşam bu şikayetimizi bastırıyor.

Savran ve ardından İçme bizi uğurlar uğurlamaz İzmir yoluna çıkmak üzere Sarıçay Köprüsü’ ne ulaşma çabalarındayız. Bu esnada birden yolun sağında birbirimize “Serap mı ne?” sorusunu sormamıza neden olan su birikintisi beliriyor. Arka planda kazlar!!
Aşağıya bakın :


Bu güzel yerdeki fotoğraf soluklamasından sonra istemeyerek de olsa İzmir yoluna ulaşıyor, Sarıçay Köprüsü’ nü aşıyor, Örtülü Restaurant’ ı geçip Selimiye’ ye yollanıyoruz.

Savran Köyü – Selimiye Kasabası
Mesafe : 16 km.
Hareket : 11.30 / Varış :12.39
Geçen Süre : 1 sa. 9 dk.
Ortalama Hız : 15 km/s


Selimiye ve Çamiçi ilçeleri de geçildikten sonra yaklaşık 5 saattir görmek istediğimiz Kapikiri (Heraklia) tabelası beyaz zemin üzerine siyah harflerle göz kırpıyor bizlere. Sağa dönmemizi işaret edip , 9 km daha gitmemiz gerektiğini fısıldıyor. Saptığımız Kapıkırı yolu, Bodrum – İzmir karayolunun adrenalin harcatan trafiğinden sonra hala pedal çeviriyorken; ikimizin de yorgunluğunu almaya başlıyor.




Saat 14.30 ve Kapıkırı Köyü’ ndeyiz artık.
Sizlere köyden ve gölden bazı kesitler sunalım:




Evrim' in doku saptamaları





1950' lerde yapılmış olan köy ilkokulu şimdilerde köy de çocuk
nüfusu olmadığından kapıları kilitli halde; bir gün yeniden çocuk
cıvıltılarını duyabilmeyi bekliyor.



Evrim şu an kapalı olan okulda bir zamanlar öğrenim görmüş yaşlı teyze ile birlikte...



Kapıkırı Köyü' ne gelip te köy kahvesinde, odun ateşinde pişirilmiş çay içmeden olmaz!!



İzmir - Bodrum yolundan geçerken Bafa Gölü' nün karşı kıyısında masalsı ve tarih fışkıran bir mekan olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Tahminler, fotoğraflar ve anlatımlar yetmez Kapıkırı' nı anlatmaya. Mutlaka yaşayın!!

Bisikletin beş duyumuza verdiği özgürlükle yorgunluklarımızı bir kenara atıp, Bodrum a geri döndük 11 Mart akşamüstü, aklımızı ve yüreğimizi Kapıkırı' nda bırakarak.
Kapıkırı tamam! Sıradaki gelsin!!!
Evrim - Ozan

Not: Bu gezide azmi ve bisiklet aşkına hayran kaldığım, henüz birbirimizi tanımadan birlikte yola çıkma riskine katlanmamıza fazlasıyla değen, arkadaş canlısı Sevgili Evrim' e çok teşekkür ediyorum. (Ozan)



13 Mart 2007 Salı

Dünya Kadınlar Günü

Diyeceksiniz ki bu başlık ta nerden çıktı ?

8 Mart geldi geçti.

Evet, bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü daha geldi geçti.

Çeşitli kutlamalar, gösteriler, aktiviteler, seminerler v.s. yapıldı.

Toplumumuzda kadının yeri, kadın sorunları , kadın hakları konularında mesajlar verildi.

Peki ne değişti?

Bana sorarsanız hiçbir şey. Anlamını da anlamış değilim.

Niye senede bir defa kutlanır ki? Madem kadınların günü; senede niye bir güne sıkıştırılmış ki?

Kadın sorunlarının bir güne sığdırılması neredeyse imkansız. O kadar sorundan hangi birine ne kadar çözüm getirilebiliyor ki? Her gün gazete ve televizyonlarda onlarca haber okuyoruz, izliyoruz. Acı ama gerçek…

Daha çocuk yaşta başlık parası uğruna bir mal gibi satılan genç kızlarımız, kız oldukları için okuma hakları ellerinden alınmış; okula gitmek isteyip te gidemeyen genç kızlarımız, dayağa ve şiddete maruz bırakılmış kadınlarımız, erkek çocuk doğurması için defalarca hamile bırakılan kadınlarımız, ekonomik özgürlükleri ellerinden alınmış kadınlarımız, resmi nikahın ne olduğunu bilmeyen kadınlarımız, okuma-yazma bilmeyen kadınlarımız… Bu liste uzayıp gider.

İşte her 8 Mart' ta hatırlanan ve bir dahaki 8 Mart' a kadar maalesef unutulan sorunlarımız…

Peki ya 9 Mart... ?

Bir dahaki Dünya Kadınlar Günü' nde aynı sorunları tartışıyor olur muyuz bilemem ama iyimser davranarak tartışmayacağımıza inanmak istiyorum.

Ve tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü' nü kutluyorum.

Bir dahaki 8 Mart' a görüşmek üzere...

7 Mart 2007 Çarşamba

Ayı tutulmuş! İşte fotoğrafı...













Yazarımız
Fotoğrafın büyük boyutu için üzerine tıklayınız.